• Aziz Mahmut Hüdayi Mah. Gülfem Sk. No 22 Üsküdar / İSTANBUL
  • (0216) 532 00 42
  • [email protected]

Genç Gönüllü Kızlar Diyor ki Bu Kamp Tekrarlanmalı!

 10.02.2014 11:39

Beyza Nur Turan
 
GENÇ Gönüllüler olarak düzenlediğimiz “Genç Gönüllü Kızlar Liseli Kampı” geçtiğimiz hafta sona erdi. “Liseli kızlar için biz de kamp yapalım mı?” sorusuna tüm Genç Gönüllü arkadaşlarımızın heyecan ve şevkle “evet mutlaka yapmalıyız” sözleriyle başlayan ve dolu dolu geçen bir süreçti. Arkadaşlarımızın kamp için özverili çalışmaları, hem fiili uğraşıları hem manevi dualarıyla elhamdülillah çok verimli bir kamp oldu.
 
İlk gün kahvaltının ardından İHH yöneticilerinden Av. Gülden Sönmez’i ağırladık. Arap Baharı kapsamında Mısır, İhvan-ı Müslimin ve Hasan El-Benna hakkında doyurucu bir söyleşi gerçekleştirdik. Liseli genç beyinlerin merakları ve öğrenmeye olan hevesleri bizi mutlu etti. Aynı gün farklı çevrelerden gelmiş olan liseli kardeşlerimizin kaynaşması uzun sürmedi, çay muhabbetleri, sohbetler ile samimi bir gün geçirdik. Akşamında ise kardeşlerimize şükretmenin önemini ve Allah’ın izniyle isteyip gayret edip ulaşamayacağımız bir şeyin olmadığı düşüncesini aşılayabileceğimizi “Black” filmini izlettirdik.
 
İkinci gün tarihî yarımada gezimiz vardı. Rehberimiz Sezgül Karcıoğlu ile gezdik, gördük, öğrendik. Şehzadebaşı Camii’nde başlayan gezimiz tarihi Vefa yollarında ilerleyerek devam etti. Süleymaniye Camii, Beyazıt Meydanı gezildi, son olarak Sultanahmet Meydanı’na çıkılarak gezimiz sona erdi. Liseli kardeşlerimiz bilmedikleri birçok şeyi öğrendiklerini, çok verimli bir gezi olduğunu ifade ettiler. Tatlı bir yorgunlukla kamp yerimize döndüğümüzde fasıl hazırlıkları da tamamlanmıştı. Akşamına fasıl ekibiyle birlikte gönüller bir dinlendi bir coştu...
 
Peki kampta hiç mi zorluk çekmedik? GENÇ’e has düzenlediğimiz fasıl gecesi, binanın su tesisatı ile ilgili bir sıkıntı oluştu. Ancak ayet-i kerimede buyurulduğu üzere “İnsanlar ‘amenna (iman ettik)’ demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı sandılar?” (Ankebut/2) ve “İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?” (Kıyame/36) ilahi haberi verilirken bir şekilde imtihan olacaktık elbette. Ancak Müslümanın gittiği her yerde her vakitte imtihana tabii tutulduğu şiarı ile karşılaştığımız talihsizliklerin üstesinden omuz omuza vererek, birlikte çalışarak geldik elhamdülillah. Dahası liseli kardeşlerimize de bu şiarı ve yardımlaşmayı aşılamış olduk.
Kampımızın üçüncü gününde sabah hep birlikte bowling oynamaya gittik. Eğlenceli hoş vakit geçirdik, yüzlerde tebessümlerle kampa döndük geç olmadan.
 
Öğlen saatlerini ise İslam coğrafyasından Suriye’ye ayırmıştık. Suriye’yi anlatan Tülay Gökçimen’in belgeseli “Haykırış”ı izledik. Suriye’de yaşananlara bir nebze de olsa tanık olduk ve tüm kardeşlerimizin derinden etkilendiğini, Suriye’deki Müslüman kardeşleri için dertlendiğini gördük elhamdülillah. Aynı gün liseli kızlar arasında üç gündür kampta öğrendikleri konularda bilgi yarışması düzenledik. Hararetli, tempolu, kıyasıya mücadeleli ve aynı zamanda yarışırken öğreten bir yarışma oldu.
 
Akşamında ise aktivist yönetmen Tülay Gökçimen’in kendisini ağırladık. Belgeselin perde arkası, Suriye’de yaşanan zulümler ve Suriyeli kardeşlerimizin durumu hakkında hem bilgilendirici hem etkileyici bir söyleşi gerçekleştirdik. 
 
Son gün ise Balkanlar kapsamında Bosna’ya ve Aliya İzzetbegoviç’e ayrılmıştı. R. Betül Çetin hocamızı ağırladık. Bosna savaşı, savaşın etkileri, yaşanan zulümler, Aliya İzzetbegoviç hakkında yine etkileyici ve doyurucu bir söyleşi gerçekleştirdik. Kardeşlerimizin Bosna gerçeğinin farkına varmalarıyla yürekleri yanmıştı. Bu verimli söyleşinin ardından Bosna hakkında belgesel izledik.
 
 Vedalaşma zamanı geldiğinde liseli kardeşlerimizin üzerinde bir burukluk vardı. Hepsi memnun bir şekilde ayrılıyordu kamptan. “Tekrar ne zaman kamp olacak?” soruları geliyordu. Kamp hakkında düşüncelerini sorduğumuzda ise hepsinin ağzından “Allah razı olsun” cümleleri dökülüyordu. Kardeşlerimiz “Bundan sonra biz de dert sahibiyiz, boş vakit geçirmeyeceğiz, gönüllülük çalışmalarına katılacağız, Müslüman kardeşlerimiz için biz de bir şeyler yapacağız” diyordu.
 
Genç Gönüllü Kızlar kampı bu şekilde sona ererken hepimizin içinde huzur ve taze beyinlere bir dert tohumu atabilmiş olmanın mutluluğu vardı.
 
Emeği geçen herkesten Allah razı olsun…
 
Not: Genç Gönüllü Kızlar`ın faaliyetlerinden haberdar olmak isteyenler bizlere ulaşabilirler: [email protected]
 
Bizimkisi Bir Kamp Hikayesi
 
Hilal Şüheda
 
Finallerden çok çalıştığımız ve sonucunu sınav sonuçlarımızdan çok önemsediğimiz bir kamp geride kaldı. Niyet hayır, akıbet hayır düsturunca Allah rızasını kazanmaktan başka bir beklenti yüklemediğimiz, başka bir amaç gözetmediğimiz kampımız da, ikinci plana attığımız sınavlarımız da umduğumuzdan güzel sonuçlandı elhamdülillah.
 
Katılan kız kardeşlerimiz yaşça küçük olmalarına rağmen manen Ebedi Gençliğe talip olacak kadar büyük ruhlulardı... Gezdik, okuduk, belgesel izledik, film gecesi yaptık, fasılla eğlendik, seminerlerle bilgilendik, sevindik, çok güldük, yorulduk ve çok sevdik... Arada elimizden olmayan sıkıntılar yaşasak da tuzu biberidir dedik.
 
Dolu dolu geçen dört günün sonunda elimizde güzel anılar, dilimizde dualar, yüreğimizde sürur, yanımızda can kardeşlerimiz kaldı. Şahsım adına ekibimden ve kardeşlerimden çok memnun, kamptan güzel duygu ve düşüncelerle ayrıldım. Umarım onlar da benimle aynı fikirdedir... Velhasıl inşallah yine, yeniden, daha coşkulu, daha kalabalık bir kampta buluşuruz.
 
Gençlik, bedende değil ruhtadır. Eğer siz de Arş-ı âlâya talipseniz bizi izlemeye devam edin... 
 
Rumeysa Akay
 
GENÇ`in düzenlediği liseli kızlar kampı, bir ilkti! Genç için de bizim için de bir ilkti. Ön yargılı yaklaşmışım ilk başta; lakin kampı, abalarımızı ve arkadaşlarımı ilk gördüğümde bunun yanlış bir düşünce olduğunu hemen anlamıştım.
 
Gel gelelim öğrendiklerime ve yaşadıklarıma. Ben bu kampta gerçek arkadaşlığa ulaşmayı buldum. "Ya anlaşamazsam? Ya  yanlış bir şey yaparsam? Ya kavga olursa?” gibi sorular gitmeden önce beynimi yiyip bitiriyordu. Ama sonra şunu düşündüm: Günlük hayatımızda da bu tür korkularla karşılaşabiliyoruz ve yine iyi geçinmeye çalışabiliyoruz, hatta eğleniyoruz. Bu benim içimi bir nebze rahatlatmıştı.
 
Kamptaki  çay sohbetlerinden tutun uykumuza kadar çok eğlendim. Her şey gerçekten çok güzeldi. Benim kampta kazandıklarımı saymaya başlasam bitmez. Hani abartmıyorum da. Ben o kampta evde veya dışarıda yaptığım birçok alışkanlığımı terk ettim mesela. Kendi kendime demek ki dedim, demek ki insan ancak doğru bir ortamda doğruyu bulabiliyor. Ve en önemlisi, dertlenmeyi öğrenmiş olmak çok güzeldi... Bunun ne kadar anlamlı olduğunu anlamış oldum.
 
Kampta karşılaştıklarıma, öğrendiklerime hatta arkadaşlıklarımı bulmama vesile olan Genç’e gerçekten çok teşekkür ediyorum. Ve inanıyorum Genç sayesinde kazandıklarım inşallah her geçen gün daha da artacak.
 
Ve son olarak şunu demek istiyorum:
 
Arkadaşlar! Eğer böyle bir kamp bir daha olacak ise “yerinizde  oturmayın!” derim. :) Hemen siz de dertlenmeye gelin!